Soma, Bartın

İkizdiler. Birinin adı “Mono”, diğerinin “Dio”. Biri tamir ederken öbürü bozardı. Aslında ikisi de kimya biliminde madde, gaz.. Ama biri melek, diğeri şeytan.. Dio, namı diğer “karbondioksit” yaşamımızın işlevsel bir parçası, her soluk alışverişimizde… Mono, namı diğer “karbon monoksit” yaşamımızın ölümcül bir parçası, – şeytan mono – bile bile mono koklar mı insan? Bile bile şeytanla anlaşma yapar gibi? Siz hiç karbon monoksite maruz kaldınız  mı?

Soma için söylenen 300, tahmin edilen 600, ama biliyoruz ki 900 civarı teşhis edilemeyen ışıklı madencimiz öldü. Dünya bizimle ayağa kalktı. 

Oysa insan kaynağı en büyük sermayemizdir. İnsan, iş gücü, verimliliği ve verimliliğin gelişimi başarının odak noktasıdır. Taş duvarların ses getirmelerini ve ağaçlar gibi yürümelerini sağlayan bu odaktır. İnsan kaynağının kolektif verimidir.

Başarılı işlerin arkasında çalıştığınız insanları anlamak yatar. Risk ve önlem bilincini sağlamakta (İş Güvenliği) ve motivasyonu yükseğe taşımakta bir değer bilinci  yatar . Neticede, performans insanların çıktısıdır, binaların değil. Başarı insanların çabasıyla oluşur. Evler, aileler bu ışıkla aydınlanır.

Dün Soma’da Bugün Amasra’da sekiz yıl arayla yaşanan bu trajediler,  aslında iş güvenliğinin, insan verimliliğinin memleketimizde ne kadar önemsiz olduğunu vurgulamıştır.  Önlem bilincinin gelişmemişliğini, gereksiz ve masraflı görülmesini, ülkemizde insan yönetiminin ve insana verilen değerini açıkça fotoğraflamaktadır. 

“Kader planına inandığımız için bunun dünü, bugünü, yarını olmayacaktır. Bunlar her zaman olacaktır”  demiş sayın Cumhurbaşkanımız. Keşke söylemeseymiş. Havalandırmanın bakımını kontrol ettirseymiş keşke bu sözler yerine.

Yıl 2014. Madencilerimizi toprağa vermişiz henüz iki gün olmuş. İstiklal Caddesindeyim, Beyoğlu, yürümekteyim. Her yerde toma, her yerde akrep, her yerde önlem. Her sokak kapalı, üniformalılarla. Hayırdır? Sokak mesafeleriyle ortalanmışlar. Nihayetinde Galatasaray Lisesi’nin önünde gövde gösterisindeler, 50m2’ye 100 polis, esas duruşta.. Dayanamayıp soruyorum bir polise -elinde kocaman tabancası- heybetle dikilmiş eski “Galatasaray Postanesi” önünde. Aslında merakım ağır basmış, gerçekten korktuğumdan değil. Ne diyeceklerini merak ediyorum. Çünkü memleketim böyle bir acı yaşarken, iki kişiye bir polis düştüğünü gördüğüm eski mahallemde inanılmaz bir güvenlik önlemi var. Şaşkınım. Ve aklıma geliyor; Yürürken içlerinden biri beni sulasa, sorgulamadan kapısında izbandut bekleyen akrebe bindirse, coplasa, gazlasa korkusundan durmayıp kaçışacak insanlar var etrafımda. İnsanlar, kendilerini kurtaracaklar beni değil. Peki, bu olağanüstü güvenlik önlemi niye, kime, senin kardeşin değil miydi nefesini madende bırakan?  Çokluğun alıştığı devletin polisi görüntüsünün yüzü bu çocuk. Komut bekleyen çocuklar. Sorup da aldığın cevap senin korkundan farklı değil aslında. Hepimiz bir oyunun içindeyiz. Bir düğmecik nefesimiz. Sanki Orwell, 1984

34c38833-0771-4aa5-9725-9833ae67d32c

5 Şubat 2022’de dediği gibi Bartın-Amasra’lı madenci Yasin kardeşimin; “güneşi görmek için kazıyoruz” ve kazmaya devam edeceğiz….

23.05.2014 ve 15.10.2022

Ca,

Yürüyen Ağaçlar-9 (güncellenmiş)

 

 

 

Soma, Bartın” için 2 yorum

  1. genc polisin siskin ozguveni, ona bir hayat boyu rahat vermiyecek …yasamin gerceklerinden habersiz uyutulmus insanlar belki bir gun geldiginde vicdan sorgulamasi yasiyacaklar….ama kimin umurunda!

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s