Seçimler yaklaşıyor, evet. Ümit ediyorum “seçilmiş davranışlarımızın” “Seçimlere” bir etkisi olur? Çünkü bu sefer otorite, bizim seçimimize bağlı.
Reaktif(tepkisel) olmamak seçilen bir davranıştır. Seçimler hayatımızı belirler. Tepkisel olunduğunda, değerlendirmeden yargı verilir. Konuyu gözden geçirmeden ceza verilir. Reaktif kişilere örneklemek, anlatmak ve gösterdikleri , geliştirdikleri tutumun sonuçlarını gözden geçirmeleri için rehberlik etmek gerekir. Ancak çok ince bir çizgidir bu rehberlik, manüpilasyona kayabilir. Reaktif kişiler stres yönelimli yaşarlar ve bir kibritle alev almaları çok ama çok kolaydır. Hele ki çatışma ortamının körüklendiği ortamlarda, işlerin barışla çözümlenmesini istemez “gücü elinde tutanlar çıkar sahipleri.
Bizlerin, ayrıştırıldığı bu dönemde reaktif olmamız beklenmektedir. Hatta, gelecekte daha çok ayrıştırılmak üzere ince çizgiler üzerinde hesaplanmış oyunlar oynanmaktadır. Bu oyunları görenlerin görmeyenlere, göremeyenlere karşı anlatmak sorumluluğu bulunmaktadır. Hepimizin birinci sorumluluğu ise, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet korumak ve müdafaa etmektir.
Seçenekler arasından çözüm üretmek için sorumluluk, sağduyu, öngörü, cesaret ve güvenilirlik değerlerinden yoksunluk; Kontrolsüz, bilinçsiz ve sadece tepki odaklı sonuçlar doğurur. Önümüzdeki seçimin bir etkiye verilen tepki olarak değil, bilinçli bir uzak görüşlülükle sonuçlanmasını diliyorum. Ve, seçimlerimizi yaparken Cumhuriyet Devrimi’ni siyasetin dışına itecek, yerin altına gömecek tezgahları akıl yoluyla, el ele yeneceğimize inanmak istiyorum. Yıllar sonra “o zaman anlamamıştık” demenin bedeli çok ağır ödenebilir.
Birinci görevimiz, Cumhuriyet’in adayını çıkarmaktır.
Yürüyen Ağaçlar-12