Ülkemizde İstihdam açığı %10,5’dur. Ülkemizde 15-24 yaş arası genç nüfusta bu oran %19.1’dir. Bugün, Ocak 2015 itibariyle 3 milyonu aşkın iş arayan insan var ülkemizde. Bu sayının 606 bin kişisi, “1” yıldır iş aramaktadır. Ülke ekonomimizin dış dünyaya bağımlı olarak emeklemekten az öteye gidemediği – ya da gitmesinin istenmediği, ülkemiz iş verenin gerçekçi bir uygunluk ve yetenek değerlendirmesi yapmak yerine hamili kart yakınımdır ya da “bu tarz benim bende böyle, sana uyarsa” değerlerini değiştiremediği, abuk subuk bir dolu uygulama ve yasa değişikliği olma diyarında; İşsiz kalmak iyi bir şey değildir. İş bulmak ise hiç kolay bir iş değildir! Bütün bunlara ilave olarak; Global ekonomilerin ve küresel değişimin etkilerini bölgesel olarak ülkemizde de gördüğümüz düşünülürse küçülmeler, satın almalar ve birleşmeler sonucu insan kaynağı tasarrufuna gidilmektedir.
Ne yapacağız? Ellerimizi açıp beklemek ve şans istemek mümkün müdür?
İşsizken iş aramak üzerine bir söz vardır; “İş işteyken bulunur”. İş işteyken bulunur deyimi, aslında çalışırken içinde bulunduğumuz güven hissi ile iş aramanın etkili olduğu vurgusudur. Çünkü işsizken, ne yapılması, ne yapılmaması ve neyin nasıl yapılacağını bilsek de özgüvenimiz düşük olur. Bu noktada, işsizlik travması düşüncelerimizi paralize eder. Çalışırkense daha rahat olarak başka işlere bakabiliriz.
İş aramak iyi bir özgeçmişten sonra, öncelikle çok iyi araştırma yapmayı gerektirir. İyi bir özgeçmiş, geçmişteki başarılarımızı en iyi şekilde özetlemelidir. İyi bir iş araştırmasında “Yanlış iş veren” ve “yanlış işin” peşinden koşmak verimliliği ve motivasyonu düşürebilir. Doğru “kerteriz noktası” çok önemlidir. İş ararken neler yapılacağını bilsek bile, zaman zaman motivasyonumuz düştüğünde kendi içimize kapanabiliriz. İş ararken içine düşülebilecek en büyük tehlike, içimize kapanmaktır. İş arama sürecinde duygusal bir baskı vardır. Yanı sıra depresyon, sinirlilik veya kaygı. Bu duygular son derece normaldir. Çevremizden anlayış bekleriz. Çevremizin müdahale edici olmaması gerekir. Yoksa, olumsuz duyguların esiri olmak çok kolaydır. Olumsuzluk haliyle hedefli ve planlı hareket edilmez. Destek beklediğimiz insanlara doğru mesaj veremeyiz. Üstelik, arkadaşlarımızın desteğini göremeyebiliriz. Motivasyonumuz düştükçe, başkalarından beklentilerimiz artar, beklentilerimiz arttıkça yalnızlaşırız. Arkadaşlarımız arasında gerçekte ancak empati sahibi olanlar ve de iş kaybı yaşayanlar bize destek olabilirler. Ancak doğru bir iletişim planı yapar ve hedefli çalışırsak, kendi projemizi yürütebiliriz. Aslında; Güvendiğimiz bir kişinin veya bir danışmanın desteğini almak iş arayışında her zaman daha planlı ve motive hareket etmemizi sağlar. Ayrıca, yaptığımız her mülakat o işi alacağımız anlamına gelmez. Eğer olumsuz cevaplar tekrar ediyorsa, bunu bir sonraki aşama için tecrübe olarak değerlendirmek gerekir. Her mülakat pratiği, daha iyi mülakat yapmak için bir adım olacaktır.
İş aramak bir proje yönetmek gibidir
İş aramak bir iştir
Ciddiye almayacaksanız boş yere aramayın
İşten çıkarma ya da kendi isteği ile ayrılma sonucu kişinin yeni kariyer arayışında rastgele ve reaktif bir tutum içinde olması da sakıncalıdır. Bu şekilde istediği bir işi bulamaz. Özgeçmiş el ilanı gibi dağıtılmaz, her gördüğümüz iş ilanına uygun olamayız, her mülakat olumlu geçmez, her tanıdığımız bizi işe yerleştiremez. İş aramak bizim kendi işimiz, projemizdir. Aktif iş hayatındayken, haftada 45 saat çalışıyorsak, iş ararken de haftada en az 25 saat çalışmamız gerekir. Bu da günde 5 saat eder. Proje hiç yönetmediysek eğer, proje yönetmeye kendimizle de başlayabiliriz. Ne şık; Kendi adımıza bir proje yürütmek! Böylece; Kendimize bir hedef koymayı, bu hedef doğrultusunda plan yapmayı, planı ay-hafta-gün gibi rakamsal detaylara bölmeyi ve iş arayışımızı yönetmeyi başarabiliriz. Bu şekilde çalıştığımızda, uzmanlık seviyelerinde 1-3 ay arasında birçok şey değişecektir. Yönetsel seviyelerde bu süre 6 ayı bulabilir.
Bardak dolu değildir, bardak boştur. İş aramak olumsuz bir süreçtir.
İş memnuniyetsizliği içinde olanlar işteyken iş ararlar. Elbette isterim ki kimse işindeyken iş aramasın. İşini öyle sevsin ki, severek yapsın. Olur da işsiz kalırsa, bir sonraki kariyerinde bir önceki işinde edindiği “en iyi yaptığı”, “en sevdiği” , kilit çözümler ürettiği işlere koşsun, kavuşsun. Bizim insan kaynakları olarak görevimiz, çalışanımızı işteyken başka iş aramaması ve yaptığı işe, şirkete ve ortamına bağlanması yönünde motive edici, yön verici biçimde yaklaşmak ve performansı olumsuz etkileyen öğeleri bulup bu öğeleri geliştirmeye çalışmaktır.
Engeller her zaman her yerde var olacaktır, önemli olan bu engellere bakış açımızdır.
*Bu konularda desteğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bana sayfa iletişim bölümünden veya sinerjik facebook ana sayfasından mesaj göndererek danışabilirsiniz. Çalışıyorsanız ve kendi kariyerinizi daha etkin yönetme çabası içindeyseniz, lütfen bir sonraki yazımı okuyun: http://wp.me/p2ZBOH-nv
Sevgilerimle,
kaynak: http://www.milliyet.com.tr/kritik-sinir-asildi/ekonomi/detay/1984894/default.htm