Bir Cumartesi sabahı yolum Şişhane’ye düşecekti. Sabahın ilk ışıkları, devasa İstanbul’umun üzerindeki basık, gri rengi deliyordu ve ben maalesef farkında değildim. Mekanik hareketlerle, karanlığın ve serinliğin dehlizlerinden geçerek ulaştım oraya, rayların sürtünme gıcırtıları ve duvarlarda çınlayan topuk sesleri arasında. Güne başlarken, her şey gözümde büyüyordu. Oysa gideceğim yer, ilk gençliğimin geçtiği mekanlardandı. Her ne olursa olsun, bir şeye karar verirken geçmişe dair düşünceler yön veriyor, her halukarda kanıtlanmış bir sosyal psikoloji. Hem de tahmin ettiğimizden de öte; oran %85! Yani, bugünü yaşarken, aslında geçmiş anılar sürükleyici. Uyandıkça, bu düşünceyle kendimi motive ettim sanırım: “O toplantının benim için Cumartesi eziyeti olmamasının mutlaka bir nedeni vardır, oralara gitmek benim için tazeleyici de olabilir” diye düşündüm. Herneyse, anlatmayacağım daha fazla. Çünkü, her zamanki gibi yine çantamdan defterimi ve kalemimi çıkartıp birşeyler çiziktirdim sonra… serbest usül bir şiir, naçizane…
b e l k i
bilmiyorum, orada değildim
görmedim
elimde değildi, ya da elde edemedim
belki, belki bir gün
*
ben, Galata Kulesini bilirim Kız Kulesini ve onların özlemlerini
Kaçındıklarını, hayallerini, hüzünlerini ve özlerinde bıraktıkları tarihlerini
Kendini uçabilecek kadar hazır hissedenleri
Sevdiğinin o gün, orada, hazır olacağını bilenleri
Bilgeler ve bilgelik dolu hikayeleri
*
Yaprakların cıvıltıları arasından sızan gün ışığını
Fark ederek anlamını, parçacıklarının
Görmek, görebilmek, görebildiğini s e v m e k,
göremediğinden vazgeçmek
Korkudan korkmuş ve cesaretle, hissettiğin o en güçlü
ışığı takip ederek
Uçabileceğini, hatta kavuşabileceğini hissetmek
*
Belki de gitmeme gerek yok
Yakınımdadır, yine görebilirim
Belki içimdedir, hissedebilirim
Ve belki de bir gün görerek, dokunarak sevebilirim
Belki
4.07.13
***


Belki… Kim bilir…
BeğenBeğen