Bu güne kadar liderlikle ilgili, bir liderin “sahip olması gereken özellikler” başlığı altında bolca bilgi aktardım. Yazılarımda, bilgileri belirli kaynaklardan, özellikle de bu işin kitabını yazmış insanlardan derleyerek aktardım. “Türk Kadını” isimli son yazımda ise, biraz tarihten dem vurarak bu güne Türk toplumundaki kadınının konumunu özetlemeye çalıştım. Çünkü, dişinin liderlikteki özelliklerini anlatacağım. Son yazımda amacım, tarihten dersler vermek filan değil, aksine, Türk toplumunun kadına verdiği yeri ve önemi biraz olsun vurgulamaktı. Değişik eleştiriler de aldım. Atatürk’ün kadına verdiği yer ve önemin altını çizerken, İslamiyetin yanlış yorumlanabilmesinin yarattığı etkileri vurgulamaya çalışırken, bazı okur kesimim içinde kendi gölgesinde kaybolanlar olduğunu da gördüm. Bu çok üzücüdür. Oysa, açıklıkla belirtilmiş tarihi belge ve bilgiler ışığında bazı olguları sunarken, bugünkü politik ve siyasi ortamımızın hangi zihinler tarafından gübrelendiğini de görebiliyorum. Bir nevi, kıl’sal durumlar bunlar!
Hepimiz kardeşiz bu topraklarda, bu besbelli sahip çıkmamız gereken bir olgu. Bu olguyu yükselmek olarak tanımlayabilirim şimdiden.
Yükselmek
Bir kadın, düşünmez, söyleneni yapar, “neyse o”
Bir kadın, yaratmaz, verileni yerine getirir, görevi neyse odur
Bir kadın, şaşırtmaz, şaşırtmaya meğili olmaz
*
Bir erkek, bir kadın gibi düşünemez, söyleneni yapar
Bir erkek, yaratamaz, verileni yerine getirir, görevi neyse odur
Bir erkek, şaşırtmaz, şaşırtmaya meğili olmaz
*
Ne var ki bir kadın, düşündüğünü söyler paylaşır
Ve erkek, kadının söylemini dinler
Ne var ki bir erkek, kadın gibi düşündüğünü söyler paylaşır
Ve kadın, erkeğin söylemini dinler
*
Ne var ki bir kadın yaratır, erkeğe yüreğiyle verir;
Ve erkek, kadınının farkına varır, “anlar, sarılır”
Ne var ki bir kadın, “farklı” olan bir fikri savunur
Ve erkek, fikri alır yükseklere taşır
*
Ne erkek ne kadın, kalmaz birbirlerinden farkı
İnsan olmaktan başka, yükselmekten başka…