Hafta başlıyor hafta ilerliyor, bitiyor. Hafta dediğin şey aslında zamanı planlamak için uydurulmuş bir düzen değil mi, ya günler? Mesela Pazar günü? Pazar günü aslında güneşin doğduğu, taşkın nehir sularının kabarcıklarının havaya karıştığı, bir yuvarlak masanın veya bir ağacın etrafında şanslıysak bir araya toparlandığımız muhteşem bir gündür. Tek farkı diğer günlerden; İnsanın öncelik ve sorumluluklarını kendisinin belirleyebilmesidir. Peki Salı nedir? – Haftanın ikinci günü müdür? Ya Çarşamba nedir? – Hafta ortası mıdır? Neye göre nasıl kim neyi ortalar anlam veremem de Perşembeye doğru tuhaf bir rahatlık içine girerim. Hele de Cuma, ah o cumalar yok mudur. Cuma’ları öğrenilmiştir, az çalışılır hatta bazı ülkeler tatildir. Yİne de Pazar günü , Çarşamba ve Perşembe ya da Cumartesiye karışabilir. Günler aynıdır aslında ve birbirlerine karışabilirler. Aslında gece ile gündüzden, nefes aldığımız her saliseden daha belirleyici hiç bir şey olmamalıdır.
Gün dediğin; Güneşin batışıyla ayaklarını uzatıp bugünü de huzurla, sağlıkla geçirdim demek değil midir? Bu huzura sahipse insanın kendini mesut hissetmesi değil midir? Günler olmasaydı da bir şey olmazdı, sınırlar gibi, sessiz kalmasaydı günler; Tarih tersine yazılabilir ve en iyi zaman sabit kalabilirdi (mesela antik çağ) niye bu kadar hızlı ilerledi ki her şey! İyi mi şimdi….Şu ölümlü dünyada, yaşadığımız dünyadan istediklerimiz, sömürümüz bir türlü bitmiyor…
Sınırlar olmasa ne olurdu? Efendim, kuzey Avrupa coğrafyasındaki ağaçlar benim sınırımda değil. Onları sevemem mi diyecektik? Oralardaki insanlardan, kedilerden kendimizi farklı mı görecektik? Peki ya günlere sorsaydık, farklı mı sizin gününüz acaba?
Güneş doğudan doğar batıdan batar. Sen hangi gün var olursan ol, yaşamı hissetmedikçe, senin ve sınırların bir anlamın yok derlerdi. Sen hangi gün ölürsen öl, senin ve sınırların bir anlamı olmayacak derlerdi. Güneş de göz kırpardı günlere ve gecelere ve de sınırlara. Yaşamın yirmi dört saatine, yılın üç yüz altmış beş gününe, senin varlığınla bütün varlıklara.
Bu sabah, günüme başlarken kulağıma bir nefes üfledi güneş, bir şarkı mırıldandı ağaçlar ve ardından kuşlar. Gün boyu mırıldandım ben de içimden. Güneşle,
Ca
“Güneşle” için bir yorum